4 Mayıs 2012 Cuma

Ne Okuyorum? #27


"Soğuk Korku / Karin Slaughter"

2 Mayıs 2012 Çarşamba

Play-Uff

Fenerbahçe lig düşecek > Fenerbahçe'nin puanı silinecek > Şampiyon olamasak da CL'ye gideceğiz.
Bu söylemler hem şike süreci hem de transfer sürecini kapsıyor.
Yani bu süreç temmuzda değil de eylülde başlasaydı, Fatih Terim'in elinde bugünden çok daha geniş, iyi bir kadro olurdu.
Neler oldu hatırlayalım;

*Transferlere hızlı girileceği bizzat başkanın ağzından duyulduktan sonra gelişen bu süreçte en büyük ve muhtemel kuvvetli görünen rakibimizin küme düşeceği / puanı silineceği / psikolojik erozyona uğrayacağı düşünülerek nasıl olsa şampiyon oluruz, para harcamayalım mantığıyla frene basıldı.

*Ligin ilk yarısı başladı ve çoğu yeni ve kaliteli transferlerle giderek oturan takımımız pek çoğumuzun beklemediği şekilde iyi oynayarak liderliği aldı, şike sürecinden etkilenen rakibimiz bocaladı. Biz, medya ve hatta rakibimiz bile devre arasından sonra şike cezaları beklenmeye başlandı. Fakat MAA federasyonunun çelişkili açıklamalarından sonra hocamız ceza infazlarından umudunu kesmiş olacak ki ilk kez basın önünde "PlayOff diye birşey çıkardılar, ne kadar avantajlı girersek o kadar avantajımız silinecek. Devre arası transferlerini başarmak dünyada pek kolay olmuyor ama devre arasında mutlaka kaliteli ofansif oyuncular takıma katmamız gerekiyor" sözleriyle transfer istedi.

*Başkanımız "hocamız liste verir, hallederiz" dedikten bir süre sonra devre arası yaklaşmışken, TFF'nin cezaları UEFA zoruyla PlayOff karşılaşmalarından önce infaz edeceği hem basın hem TFF tarafından söylendi ve yine transferden vazgeçildi. Çünkü rakibimizin cezası infaz edilecekti ve playoff grubunda olamayacaktı. Böylece işimiz kolaylaşacak ve şampiyon olacaktık, transfere para harcamaya gerek yoktu. Şampiyonlar Ligine gidince, yani sene sonundaki transfer döneminde harcarız mantığına büründük.

*TFF ve siyaset gayet kaypak politikalarla rakibimizi play-off grubuna soktu. 9 puanlık fark bir mağlubiyet ile 2 puana indi ve iş senelerdir galibiyet alamadığımız ortama kalıyor gibi görünüyor. Ve başkanımızdan bir açıklama geliyor: "Olsun, şampiyon olamasak bile şampiyonlar ligine biz gideriz çünkü Uefa rakibimizi almayacak"

Benim gördüğüm süreç bu. Diyelim ki Allah korusun şampiyonluğu kaybettik. Farazi konuşacağım ama olmaz olmaz değil; TFF gelecek sezon Fenerbahçe'nin puanını sileceğiz, -12 puanla lige başlayacaklar ve ağır para cezası vereceğiz dedi. Uefa da bunu yeterli gördü ve CAS davasının geri çekilmesidir, odur, budur derken bu seneyi lider bitiren Fenerbahçe'yi şampiyonlar ligine direkt aldı. Lig ikincisi bizi ise ön eleme bekliyor. Bu zihniyetin "ön elemeyi geçip gruplara kalalım da acaip transferler yapacağız, göreceksiniz" demeyeceğini ve misal bir Steaua Bükreş faciası* yaşamayacağımızı kim garanti edebilir?

Evet bu son paragrafım çok fazla teori içeriyor ama ne yazık ki ben bunlara alıştım. Olursa şaşırmam, olmazsa sevinirim. Transferler üzerinden örnek verdim ama anlatmak istediğim olay transfer fetişi değil. 8 yeni transferimiz var oynayan, bu bir sene içinde kadroya tutturulabilmiş çok önemli bir rakam ve başarıdır. Yetmez ama evettir. Hocamızın ofansif futbolcu yetersizliğinden dem vurduğu anlarda Shaqiri olmadı ama Yiğit'i aldık demektir. Sen Fatih'sin büyük düşün, Yiğit'i de Shaqiri yaparsın demektir. Sene başından beri Baros yetmiyor santrafor alalım isteğine Drogba, Berbatov gösterip Sercan ile karşılık vermek ve sen adam edersin demektir.
Başkanımızı insan olarak çok sevdim. Belki bu yukarıdaki eleştirilerim onun fikirleri değil, yönetimin akıl vermeleri de olabilir fakat sorumluluk başkandadır. Hocaya da, bize de bazı sözler verip sonra bunlardan "rakip zayıflayacak" diye vazgeçmesinedir sözüm. Yoksa biz geçmişte ne 3 yıldız sözleri gördük, zaten yoktular.

*Steaua Bükreş faciasının yapılması kesin olan forvet ve kaleci transferinin önelemeyi geçip daha iyilerini alabilmek için geciktirilerek bir faciaya dönüştüğünü düşündüğümden bu örneği verdim.
Blog Widget by LinkWithin