6 Ekim 2010 Çarşamba

Hz. Arap Şükrü


Düğünden sonraki gün, düğün misafirleriyle (ki kendileri eşimin kuzenleri olur, pek severim) yorgunluğumuzu atmak maksadıyla Hz. Arap Şükrü ziyareti yaptık. Deniz Tabağı'na kapak attık.
Nereden baksan 9-10 ay olmuş kanıma alkol karışmadığı.. Sene-i devriye yapmamak lazımdı..
Herneyse, dışarıda oturacaktık sigara sebebiyle ama hava da serin.. N'apsak ki diye düşünürken, garson dedi ki "Beyler, sizi yukarı alabilirim.. Başbakan bugün teftişe gelmeyecekmiş, sigara içebilirsiniz içeride" İçim kıpır kıpır oldu. Normalde "höst ne bu ukalalık" diye çıkışabiliteye sahip bir yapım var ama işime gelince ses etmedim tabi. İnsanoğlu, yavşak işte. Beşer, yavşar. Çıktık üst kata, güzel bir masa.. Kuruldum köşeye, garsona dedim Türk büyüklerini say.. Dedi hay hay; Tekirdağ, Yeni Rakı, Efe Rakı, Kulüp Rakı, Boğmaca Rakı vs vs.. Siparişimiz dedim; Tekirdağ'ın Altın Sarısı.. Büyük olsun.. İki de çay..
Masada 5 kişiydik ama 3 türdük; Sofiler, Anti-Sofiler ve Ben.. Damadın şerefine içmeye gittik ama damadın sofi damarı tuttu. Diğer sofican da küçük kayınbirader; o daha küçük Behlül..
Bir büyük muhabbetle bitti.. Kalkarız falan derken, fasıl grubu geldi, kuruldu yanımıza.. Masadakiler, ben hariç Ankara'lı tabi.. Ankara koçları kapı gıcırtısına bile oynuyorlar.. Kalkılır mı oradan şimdi? Fasıl vurdukça coştuk, bir şişe, üstüne bir şişe daha.. Arada istek şarkılar.. Bir ara baktım Udi Zeki Müren, kemancı Bülent Ersoy, darbukada Ankaralı Namık falan.. Gözümü ovuşturdum, geçti.. İstek yapıyoruz, telefonla istek yaptığımız kişiye dinletiyoruz. Benim zevcem için isteğim belliydi tabi; "Ankara Rüzgarı"

Pembe küçük dudağın, söyledi şarkımızı
İndi bahar Ankara'nın sisli yamaçlarına
İçli sesin ah ne kadar açtı gönülde sızı
Her gören ağladı kalbimi bağladı dalgalı saçlarına

Söyledim aşkımı ben Ankara rüzgarına
Olmadı kaldı benim her hevesim yarına
Her gören agladi kalbimi bağladı dalgalı saçlarına

Önce biraz gülecek kalbe ümit katacak
Söz verecek gelmeyecek hep seni kandıracak
Sev diyecek sevmeyecek belki de ağlatacak
Boş yere ağlama kalbini bağlama Ankara kızlarına


Ben de keman sesi duydukça sanki daha dağılıyorum. Alkol ile birleşince felaket etki ediyor.
Ama yine de dimdik çıktım oradan. *Taksiye bindik. 5 kişi olduğumuzdan, öndeki tek koltuğa sofileri attık. Ben de arkada ortada kaldım. Sıkıştığım için kolları yanıma koyamadım, öne koydum, boşta kaldı yani.. Taksi hareket edince boşta olan ellerim, o an ki boş beynimin etkisiyle, önümde gördüğüm taksici ve sofilerin yan yana dizilmiş 3 kafaya, daha doğrusu saç döngülerine gitti. Başladım bunların saç döngülerini parmaklamaya sırayla.. Tam şoförün saç döngüsünü parmaklıyordum ki, elimi tuttular. O an gülme krizi yaşadık biz arkada.. Ve dağıldım.. Düğün evine geldik, önüme gelenin saç döngüsünü parmaklamışım.. Kayınpederin saç döngüsünü parmaklayacakken tutmuşlar beni, gerisini de hatırlamıyorum :) Hoş bir geceydi, düğünün yorgunluğunu attık. Arada bir dağıtmak lazımmış böyle.
İş bu geceyi, Ertesi gün fazla cenaze çıkarmayarak, beni yormayan Azrail'e hediye ediyorum..

*
Sosyal mesaj: Alkollü araç kullanmayın

1 yorum:

Adsız dedi ki...

KIRILDIK O AKŞAM...ALEMDİNİZ HEPİNİZ VE HARİKAYDINIZ...
UĞURU HİÇ BÖYLE GÖRMEMİŞTİM..KIZ KADEŞİM ASLI ENİŞTE NE OLUR ŞAKA YAPTIĞINI SÖYLE DEYİP DURDU BÜTÜN GECE..
İYİKİ BABAM UYUYORDU =)

Blog Widget by LinkWithin